Sosyal medya kullanımı, hayatımıza bazı faktörlerle fazlaca hakim olmaya başladı. 2020’nin başlarında ülkemizi ve dünyayı etkisi altına alan ve şu an günümüzde de hala etkisini devam ettiren Covid19; yaşam tempomuzu, eğitim ve iş hayatını, insan ilişkilerimizi kısaca hayatımızı her anlamda etkilemiş durumda. Ölümlerin hızla artması sebebiyle ülkemizde ve dünyada ciddi anlamda önlemler alınmaya başlandı. Sokağa çıkma yasakları ile insanlar evde sosyalleşmenin yollarını aramaya başladı. Yani insanların evlerinden çıkamadığı, birçok şeyin online devam ettirmek zorunda kaldığı bir dönem yaşıyoruz.
Salgının Önemli Etkileri
Bu salgın özellikle hayatlarımızı tehdit ederken bizleri ruhsal ve psikolojik açıdan da epey sarsmış vaziyette. Yaşam alışkanlıklarımızın tamamen değişmesi, sosyalleşmenin minimuma inmesi sebebiyle yaşanan maddi kaygılar insanlarda ruhsal incinmelere sebep oldu. Spor salonlarının da kapatılmasıyla fiziksel aktivitelerimizden de geri kaldık. Evde geçirilen zamandan kaynaklı olarak alınan kilolarla birlikte çok fazla insan fiziksel değişime uğradı. Sonuç olarak insanlar mobil araçları daha sık kullanmaya başladı. Telefonlara yüklenilen uygulamaların başında, bedensel ve zihinsel yorgunluklarını atacakları uygulamalar geliyor. Meditasyonlar, spor egzersizleriyle hayatımızı dijital platformlar üzerinden sürdürmeye başladık. Sadece spor değil artık insanlar bütün gereksinimlerini mobil araçlarını kullanarak sağlamaya başladı.
Dijital Dünyaya Yoğunlaşma Süreci
Yaşamımızı artık internet ortamında sürdürmeye ve bu duruma yaş ayırt etmeksizin alışmaya çalıştığımız bir dönemden geçmekteyiz. Şartlar böyleyken elimizin altındaki telefonlarla birçok ihtiyacımıza kolaylıkla ulaşıyoruz. Yeme-içme, kişisel bakım ve giysi kategorilerinde alışveriş imkânı sunan uygulamaların kullanımında ciddi bir artış olduğunu gözlemliyoruz. Özellikle çocuklar için sosyal medya hesaplarında geçirilen süre aile içi iletişimi olumsuz etkilemeye başladı. İnsanlar daha fazla oyun oynamaya, daha fazla dizi-film izlemeye başladı. Bunu artan video izlenme oranlarından anlamaktayız.
Sevdiklerimizin iyi ve kötü gününde yanında olabilmek yerine sosyal medya kullanımı ile sevinçlerini, heyecanlarını ve üzüntülerini paylaşmak zorunda kaldık. Arkadaş buluşmalarının minimuma indiği bu zamanlarda telefonlarda konuşulan ve vakit geçirilen sürüler arttı. Sonuç olarak insanlar kendilerini yalnız ve mutsuz hissetmeye başladı. Sanal arkadaşlık kavramlarını artık daha fazla duyuyoruz. İnsanların duygularını paylaşma ihtiyaçları giderek çoğaldı ve bu ağlarda daha fazla vakit geçirmeye başladılar. Sanal arkadaşlıkların arttığı bu durumların sonucu olarak gerçekten uzak, samimi olmayan ilişkiler türedi.
Artık insanlar bu düzene ve mobil dünyaya alışmaya başladı. Eğitim anlayışımız, hobi anlayışımız değişti. Bu bağlamda en önemlisi sosyal medya ve kullandığımız materyalleri aile yaşantımıza ve insan ilişkilerimize entegre edebiliriz. Aile hayatımızı ve insan ilişkilerini birbirinden koparmadan birleştirici bir şekilde uyum sağlayabiliriz. Böylelikle daha verimli bir yaşam sürebiliriz.
Sosyal Medyada Kriz Yönetimi Nasıl Yapılmalıdır? İsimli blog yazımızı okumak için buraya tıklayınız!
